18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ

Sayın Valim, Garnizon Komutanım, Büyükşehir Belediye Başkanım, protokolümüzün güzide temsilcileri, değerli konuklar, bu vatan için evlatlarını feda etmiş aziz şehit yakınları, gazilerimiz ve Derneklerimizin çok değerli üyeleri;18 Mart Şehitler Günü nedeniyle hepinizi saygıyla selamlarım Ülkemizin bağımsızlığı, bütünlüğü ve cumhuriyet uğruna, canlarını hiçe sayarak ölüme koşan, yurdumuzun ve dünyanın dört bir köşesinde, şehitliklerde, elbiseleri dahi çıkarılmadan, bilinmeyen yerlerde; “kefensiz, bazıları da mezar taşı olmadan, ama görevini yapmış olmanın huzuru içerisinde” yatan kahraman asker şehitlerimizi, ülkemizin esenliği, yurttaşlarımızın can ve mal güvenliği için canlarını feda eden, yüreği pek şehit polislerimizi, hak ve menfaatlerimizi koruma uğrunda, görev yaparken çeşitli ülkelerde, hain saldırılara maruz kalan, Dış İşleri Bakanlığı mensubu şehitlerimizi, yurdumuzun en ücra köşelerinde, insanımızı aydınlatma yolunda, cefakar ve fedakarca görev yaparken, şehit edilen öğretmenlerimizi ve ülkemize hizmet uğruna canını feda eden, şehitlik mertebesine ulaşan, bütün kamu görevlilerini minnet ve şükran duygularımızla anmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Şehitlik ve Gazilik hayat karşılığı alınan unvanlardır. İnsanoğlu yaşamı boyunca çeşitli unvanlara sahip olabilir, çeşitli kariyer basamaklarına gelebilir. Bunların hepsinin üstünde Şehitlik ve Gazilik unvanları inançla , hayatla, vatan uğruna elde edildiği içindir ki hiçbir unvan ve rütbeyle mukayese edilemez.             Şehitlerimiz, binlerce yıldan beri, Türk’ün milli varlığını sürdürmek için; vatan, millet, istiklal, hürriyet, insanlık ve barış ülküsü uğruna canlarını feda ettiler.             Kahraman Şehitlerimiz;             Türklüğün üstün haysiyet ve itibarını şerefle temsil ederken, anıtlaştılar, aynı zamanda destanlaştılar. Bu destanda; İntepe bayırında, bölüğünün tamamen bitmesine rağmen bir Mehmetçiğin, sabaha kadar dişini sıkması ve sabahleyin takviye gelen bölük komutanına : “Akşam, batarya imamları “şehitliği” anlatmasalardı, vallahi dayanamazdık!” demesi vardır. Yolunu şaşırıp, merkebiyle düşman içine düşen, dipçik darbeleri altında mendilini çıkarıp: “Beni komutanınıza götürün” diyerek, Anzak komutan karşısında da: “Bizim komutanın size selamı var! Bunlar düşman amma deniz suyu da içemezler !dedi. Size tatlı su yolladı!” hilesini yapıp, mukabilinde çikolata ve konserve alarak birliğine dönen, kıvrak Türk zekasının sembolü olan Saka Hüseyin’ler vardır.             Teröre karşı verilen amansız mücadelede şehit verdiğimiz Sakaryalı Zekeriya onbaşının üzerinden çıkan ve bütün Mehmetçiklerin duygularını dile getiren dizelerde ise bir başka anlam vardır; Olur ya bir çatışmada ölürüm,             Arkamdan yas tutmayın,             Bırakın toprağımda rahat yatayım,             Bedenimden komandomu çıkarmayın,             Onlar benim gururumdur,             Ölünce kefenim olacak.             Başımdan mavi beremi çıkarmayın,             O benim şanım şerefim olacak.             Ayağımdan botlarımı çıkarmayın,             Onlar nice yollar aşacak,             Şehit olursam Sırat köprüsünden geçecek.             Elimden tüfeğimi almayın,             O benim mezarımda sembol olacak.             Yaramın kanını silmeyin,             Onun hesabı sorulacak.             Göğsümden kör kurşunu çıkarmayın,             O benim madalyam olacak..               Vatan için en kutsal varlığını, canını veren yiğit şehidim! Manevi varlığından güç alan Türk Milleti, her ne halde olursa olsun, bu vatana göz diken iç ve dış tüm düşmanlarımızı bertaraf ederek, senin emanetini daima yükseklerde taşıyacağız.             Ey Şehit kardeşim!                         O kadar dolu ki toprağın şanla,             Bir değil, sanki bir vatan gibisin,             Yüce dağlarına çöken dumanla,             Göklerde yazılı destan gibisin,             Ya yaşatmak seni bu hür vatanda,             Ya da senin gibi ölmek ahdımız.                         Bize Türklüğümüzü unutturanlara karşı, Türklüğü karalayanlara karşı, bizi köklerimizden koparıp Anadolu’ya hapsettikten sonra “biz Anadolu çocuğuyuz” diyenlere karşı, şanlı tarihimizi unutturanlar, karalayanlara karşı, AB’ye başımızı eğdirenlere karşı, Ermenileri, yunanlıları şımartıp onların her isteklerini karşılamamız gerektiğini söyleyenlere karşı, Tanzimat ürünü tüm omurgasız entel takımına karşı, kendi kişiliksizliklerini tüm topluma uygulamak isteyenlere karşı, ABD parasıyla Türkiye’yi ortaçağ karanlığına götüren yobazlara karşı, her zaman için güçlü olmak zorundayız. Bu şekilde ödemek zorunda olduğumuz bedelin yükünü belki hafifletebiliriz.             Zor bir coğrafyada, zor koşullarda mücadele vermek zorundayız. En küçük bir dalgınlığımızda bizi buna pişman edebilecek güçler mevcut. Dolayısıyla zayıf olma şansımız yok. Soylu bir milletin çocuğuyuz. Şanlı bir tarihimiz… Tüm dünyaya hükmetmiş devlet geleneklerimiz var. Batılı saldırganlara karşı zulüm görenlerin ışığı olduk. Dünya medeniyetine en büyük katkıları biz yaptık. Barbar değil, tam tersine en uygar millet biziz.             Bunları göz önüne alarak içinde bulunduğumuz bu ortamdan kurtulacağımıza inanıyoruz.             Tüm dünyaya karşı bunu yapacağız, daha fenası içimizdeki hainlere karşı bunu başaracağız.   Bu duygu ve düşüncelerle şehitlerimize rahmet, kederli ailelerine sabır, gazilerimize sağlık diler, hepinizi en içten saygılarımla selamlarım. 18 Mart 2008 Adnan ADIYAMAN Türkiye Harp Malûlü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Samsun Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı